17 Ocak 2014 Cuma

TÜRKİYE'NİN ETNİK KÖKENİ

TÜRKİYE'NİN ETNİK KÖKENİ
(1-2-3-4-5)
                     Ahmet YALVAÇ, Mak. Yük. Müh.
            Sevgili Anayurt Okurları, Türkiye'de Siyasi Denge Nasıl Sağlanır başlığı altında ele aldığım konulara bir süre ara verip, sonrasında kaldığımız yerden tekrar devam etmek istiyorum.
            Aslında bu yeni başlık altında ele alacağım konular da, Türkiye'de siyasi dengenin nasıl sağlanacağının başka bir boyutudur. Ama konu bu defasında biraz farklı Bu noktada, özellikle Kürtlerin etnik kökeni konusunda bilimsel araştırmalara dayalı önemli bilgiler vermek istiyorum
            Zira Türkiye’de Kürtlerden başka etnik gruplar da olmasına rağmen, Çerkez, Laz, Boşnak, Arnavut Arap gibi, bunların Türk kimliği ile bir sorunları yok. Özerlik falan gibi istekleri de yok. Bunların tamamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarına saygılı vatandaşlarımız
            Aslında Türkiye’de kimseye etnik kökeninden dolayı ayrımcılık yapılmıyor. Terör yanlısı Kürt grupların Ana dilde eğitim talepleri ile sözde kültürel taklar bağlamında ileri sürülen talepler ile, özerklik gibi talepler, aslında Türkiye Cumhuriyeti’ni bölüp, parçalamaya yönelik girişimlerdir. Bunların arkasında da, emperyalist güçler vardır.
            1800 lü yıllar ile,1900 lü yılların başlarında en büyük  emperyalist devlet, Büyük Britanya İmparatorluğu idi,yani İngilizler idi.Günümüzde ise, en büyük emperyalist devlet, Amerika Birleşik Devletleri, yani Amerikalılardır.
            Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet döneminde çıkan Kürt isyanları ile, Ermeni isyanlarının arkasında da, hep emperyalist devletler vardır. Bir de Çerkez Ethem ayaklanması gibi, başka ayaklanmalar, ya da ayaklanma girişimleri de olmuştur tabi ki. Bunların hepsi etnik temele de dayalı değil. Bütün bu grişimleri, tarihten gelen husumetlerinden dolayı, Batı’nın Türkleri engelleme, ya da yıkmaya çalışma faaliyetleri olarak değerlendirebiliriz.
            Eğer bu gün bile bazı vatandaşlarımız, ayrılık yanlısı Kürtlerin yukarda saydığım ana dilde eğitim, Kürtçe televizyon, ana dilde savunma gibi taleplerini, masumane talepler olarak değerlendirebiliyorsa, emperyalist devletlerin talepleri doğrultusunda hareket eden Adalet ve Kalkınma Partisi AKP’ye Dindardır, dürüsttür gibi gerekçelerle oy verebiliyorsa, özellikle de Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’a  açılım-saçılım söylemleri ile Türkiye’yi getirdiği nokta  orta da iken, hala alkış tutabiliyorsa, durumumuz gerçekten vahim demektir.Bu gibi hususlarda çok yazdım, çok şeyler söyledim. Merak edenler, Gazetenin web sayfasına girip, önceki yazılarıma ulaşabilirler
            Emperyalist devletlerin, başta Amerika Birleşik Devletleri’nin bizleri bölüp parçalamasını artık çoğu kişi gördü, anladı ama, yukarda vurgulamaya çalıştığım üzere, biz Türklerin de bazı zayıf yanları, zaafları var. Sonuçta uyanık olmak zorundayız ve , duygularımızın esiri de olmamalıyız
            En büyük sorunlarımızdan biri; okumayı, araştırmayı fazla sevmiyoruz. Bu husus, herkes için geçerli. Şimdi tekrar etnik konulara dönüyorum
            Yaşadığımız iç ve dış sorunlarımızın nedenini etnik anlamda incelemeye almamızın asıl nedeni, bir etnik grubu yüceltirken, diğerini aşağılamak, ya da küçümsemek te değildir.
            Bazı yanlış anlama, ya da bilgi noksanlığından kaynaklanan hususları, bilimsel araştırmalardan da yararlanarak ortaya koymak, sonuçta Halkımızın emperyalist devletlerin oyununa gelmesini önlemek. Ve bu gibi bilgilerle, Türkiye’nin birlik ve beraberliğini korumaya yardımcı olmak  Bu hususu, tekrar vurgulamak istiyorum
            Bu bağlamda Kürtlerin ayrı bir Halk olmadığını, bilakis; Türklerin bir kolu olduğunu ortaya koymaya çalışacağım. Yerleşim yeri bazında, bir Türk boyu olarak eski adlarını açıklayacağım Bu bilgiler, gerçeği öğrenen, ama kendini ayrı bir halk sanıp, emperyalist devletlerin oyununa gelip ,Türkiye’nin altını oymaya çalışan ayrılıkçı bazı Kürt vatandaşlarımızın, bu gibi eylemlerinden vazgeçmelerine, muhtemelen bir vesile olacaktır.
            Kürtlerin bir Türk boyu olduğu yönündeki bilimsel araştırmaları muhtemelen 4-5 yıl önce bir televizyon programında bir Profesörden dinlemiştim. Bu bilgilerden yakın bir zamanda Köşem de de bahsetmiştim. Bir okur, merak etmiş olmalı ki, Anayurt Gazetesini telefönla aramış. O okur bana kitabın yazarını sordu. O an için bilmiyordum. Ama sonunda kitabı buldum. Yazarın ismi  Prof Dr Ali Tayyar Önder. 53 üncü baskı. Her halde bu bilgiden sonra fazladan birkaç baskı daha yapar. Bu kitaptan alıntılarla Türkiye’nin etnik kökenini özetlemek istiyorum.
            u kitapta yer alan Türkler, Kürtler ve Türkiye’deki diğer etnik gruplarla ilgili bilgiler, sadece bu kitabın  Yazarının tespitleri ile sınırlı değil, başka Türk Bilim Adamları ile, Çin kaynakları, Rus, Macar, Ermeni, Çekoslovak, İtalyan, İngiliz Bilim Adamlarının referans bilgileri de var.
            Aslında bu bilgileri Devleti Yönetenlerin, elindeki mevcut imkanları kullanarak, Halkımızın istifadesine sunmuş olsalardı, bu gün Türkiye bölünme noktasına gelmezdi.
            Türkiye’yi şu anda yönetenlerin, vatanın ve milletin birlik ve bütünlüğünü sağlama husunda,bir kaygıları, bir tasaları yok.Bu itibarla bu gibi görevler de, maalesef bizim gibilere düşüyor.
            Burada şu hususu da belirtmek istiyorum:
            İşinde gücünde olan Kürt vatandaşlarımızın aslında, ayrılık – gayrılıkla bir ilişkileri yok
            Bu itibarla terör yanlısı, ayrılık- gayrılık yanlısı olan ve Kürtler adına hareket ettiğini iddia eden grup, aslında azınlıktadır. Ve Kürtleri temsil ettikleri de söylenemez
            Aslında bu grup ile, bu grubun yöneticilerinin tamamının Kürt olduğu da maalesef söylenemez. Örneğin PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan ile BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın  Kürtçe bilmedikleri söyleniyor . Ve PKK’’nın iç yazışmalarında Türkçe kullanıldığı söyleniyor.Ben Sayın Başbakan’ın Selahattin Demirtaş için televizyonda önce Kürt olsun dediğini biliyorum. Peki bu sözü ile Sayın Başbakan acaba neyi kastetmek istedi?...
            Burada bir şey daha söylemek istiyorum: PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Ermeni olduğu söyleniyor. Asıl adı Artin  Agopyan imiş.
            Aslında bir insanın etnik kökeninin, Ermeni, Rum, Yahudi,,,vs olması asla bir suç unsuru, ya da bir aşağılama, ya da küçümseme vesilesi olamaz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın bilincinde oldukları, bunun gereğini yaptıkları sürece, hiçbir sorun, hiçbir sıkıntı olmaz.Ama bazı insanların etnik kökeninden dolayı, Türkiye Cumhuriyeti’nin altını oymaya çalıştıklarını görüyoruz, duyuyoruz. Bu konuda  önemli bir bir başka hususa daha değinmek istiyorum
            Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl Nisan ayında, 1915 yılında Türkler Ermenilere soy kırım uyguladılar gerekçesi ile, Türkiye aleyhine kampanya başlatırlar. Ve bu hususu her zaman Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanmaya çalışırlar. Bu gün başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, dünyada bir  çok devlet, Türkler Ermenilere soykırım uyguladı tasarısını kendi parlamentolarından geçirdiler. Bakınız öldürülen Ermeni Agos Gazetesi Yazarı Hrant Dink bu konuda, ne söylüyor:
            Türkler’in1915 de 500 bin Ermeni’yi öldürdüğü iddiaları doğru değil. Kayıp, ya da öldurüldüğü iddia edilen kişiler, tehcire, yani sürgüne uğramamak için, Din değiştirip ya Müslüman olduğu, ya da Kürt Alevi kılığına girip asıl kimliklerini gizlediklerine işaret etmektedir.
            Şu anda MHP Milletvekili olan Prof Dr. Sayın Yusuf Halaçoğlu’da  Hrant Dink’in tespitlerini destekler mahiyette bilgiler vermiştir. Sayın Halaçoğlu Alevi kılığında ki sözde Kürtlerin aslında gizlenmiş Ermeniler olduğunu söylemektedir. Böyle bir beyanatından dolayı, Sayın Halaçoğlu’nu Türk Tarih Kurunu Başkanlığı’ndan almışlardı.
            Hrant  Dink, ayrıca şu bilgilere de yer vermektedir
            Asıl kimliklerini gizleyen bu gibi Ermeniler, Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli kurumlarında üst makamlarda görev yapmaktadırlar .Bu konudaki bilgi ve belgelerden, çıkan sonuçlardan, Ermenistan Makamlarının da rahatsız olduğu, işlerine gelmediği anlaşılmaktadır.Tam bu noktada, önemli makamlardaki gizli Ermenilerin kimliğini açıklayacağı sırada, Hrant  Dink’in öldürülmüş olması düşündürücüdür.
            Hrant Dink’i bu gizli Ermenilerin öldürttüğü görüşüne yer verenler de var .Basın-yayında bu yönde bilgiler de yer aldı.
            Şimdi bazı devletlerde, devlet, ya da hükümet başkanlarını seçerken, etnik kimlik te dahil, adayları nekadar sıkı bir incelemeye tabi tutuldukları husunda bazı örnekler vermek istiyorum
            Başta Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa olmak üzere, bazı devletlerde özellikle Başbakan, ya da Cumhurbaşkanı konumundaki kişler, bu makamlara gelmeden önce, o makamla ilgili bilgi, tecrübe ,liyakat gibi hususları tespit edilmeye çalışılırken, etnik köken de dahil, bütün bilgiler ortaya dökülüyor. Örneğin ABD Başkanı Obama’nın Müslüman olup, olmadığı çok tartışıldı. Ama o Hıristiyan olduğunu söyledi. Fransa eski Cumhurbaşkanı Nikolai Sarkozy’nin de, Macar asıllı Yahudi olduğu biliniyor.Bu gibi araştırmalardan kimse de alınıp, gocunmuyor.Bu noktada ben şu hususa özellikle vurgu yapmak istiyorum:
            Eğer özellikle Devleti Yönetenlerin, etnik kimlikleri bilinirse, mahzurdan ziyade, fayda sağlayacağı kanaatindeyim. Bu yöntem, Türkiye’de de uygulansa iyi olur
            Eğer böyle bir yöntem uygulanmış olsa, hiçbir yönetici, Türkiye’nin aleyhine, ama kendi etnik kökenindeki bir devletin, ya da bir Topluluğun lehine davranışta bulunmaya cesaret edemez.
            İmralı Adası’nda terörist başı Abdullah Öcalan ile ve BDP lilerle yapılan pazarlıklar, ve bu gibi faaliyetlerin son zamanlarda hızlandırılmış olması, Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı, yasalara saygilı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ile bir sorunu olmayan insanlarımızı yürekten yaralamaktadır.
            Türkiye’nin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü korumak ve kollamakla yükümlü olan ve bu konuda namus ve şerefleri üzerine yemin etmiş olan Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’nın bu konuda görevlerini yaptıklarını maalesef söyleyemeyeceğim
            Aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü korumak ve kollamakla sorumlu olan ve bu konuda namus ve şerefleri üzerine yemin etmiş olan bazı AKP yöneticilerinin, bazı Milletvekillerinin ve özellikle de BDP Yöneticileri ile, Milletvekillerinin meselelere yaklaşım tarzını,yasalarımıza aykırı beyanatları ile, eylemlerini anlamak, tasvip etmek  te mümkün değil.
            Ve bizler Ülkemizin selameti açısından, geleceğimiz açısından, yasalarımızca suç sayılan fillerin nasıl ve niçin işlendiğini ve perde arkasını tahlil etmek ve tedbir almak zorundayız.
(Anayurt Gazetesi 25 – 26 – 27 – 28 - 29 Mart 2013 Pazartesi – Salı – Çarşamba – Perşembe - Cuma)
***
TÜRKİYE'NİN ETNİK KÖKENİ
(6-7- 8-9-10-11-12)
                                                            Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
TÜRKİYE'DE ETNİK NÜFUS DAĞILIMI ( 2011 )
            Sevgili Anayurt Okurları, Türkiye'deki etnik unsurların sayısını bilimsel olarak ortaya koymanın faydası şurada Örneğin çoğu kişi, Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımızın çoğunlukla Kürt olduğunu sanır.Ama bu husus maalesef doğru değil.Bizim insanlarımızın genelde okuma araştırma alışkanlığı olmadığı, yetkililer de, araştırmaya dayalı bilgileri Halkımızla paylaşmadığı için, sürec aynen devam edip gidiyor.
            İnsanlarımız genel de okumayı araştırmayı sevmiyor ama, bu gibi konular da dahil, biliyormuş gibi her konu da, ahkam kesmeyi de, çok seviyor. Buna Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan'da dahil.
            Türkiye'nin etnik yapısı ile ilgili sayımı yapan Kurum; Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK Sonuç bilgiler vatandaşlarımızın, sorulara verdikleri kendi serbest beyanlarıdır, cevaplardır. Rakamlar şöyle:
            Etnik Kimlik            Nüfus                 Oran %
          -----------------           ------------------    ---------------
            Türk                        64 750 000           87.50
            Kürt                           7.400 000         10.00
            Arap                       740 000                 1.00
            Zaza                       370 000                  0.50
            Çerkes                   200 000                  0.27
            Laz                        200 000                  0.27
            Diğer                     340 000                  0.46
            Toplam                  74 000 000             100 00
            Bu verilere göre Türkiye'nin nüfusu 74 Milyon olarak kabul edilmiştir. Nüfusun % 87.5 i Türk tür. Etnik grupların toplamı,% 12.5 tir.
            Diğer başlığı altında verilen rakamda; Ermenilerin sayısı 60 000, Yahudilerin sayısı 25000, Rumların sayısı 1800 dür.
            % 10 Kürt nüfusun dağılımı içinde bir şeyler söylemek istiyorum. Bu gün Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana,  Mersin Antalya gibi Büyük Şehir statüsünde olan yerleşim yerlerinde çok sayıda Kürt nüfusun yaşadığı bilinmektedir. Tatil yöreleri de öyle . Bakın terör örgütünün başı Abdullah Öcalan ne demiş? Söylenen bu sözler, bazı gazetelerde de yer aldı
            Doğu ve Güneydoğu Kürtlere verilecekmiş, Batı’da ise, Kürtlerle, Türkler bir arada yaşayacaklarmış. Abdullah Öcalan ile, yandaşlarının böyle şeyler söylemesi, böyle taleplerde bulunmaları doğal karşılanabilir.
            Ama Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan ile, AKP Kurmaylarının Anayasadan Türk ve Türklük ie ilgili maddeleri çıkarmak istemelerine, Türkiye Cumhuriyeti’nin Üniter yapısını bözma girişimlerine,
            Çoğunluk Türk nüfus ta olduğu halde, Türkleri azınlıkmış gibi gösterme gayret ve girişimlerine,
            Bu gibi konularda sessiz kalıp, Sayın Başbakan’ın yapmak istediği bu gibi çalışmalara itiraz etmeyen, tavır koymayan AKP Milletvekillerine,
            Açılım-saçılım çalışmaları ve verilen tavizlerle iyice cesaretlenen ve aklına gelen her şeyi pervasızca söylemekten çekinmeyen, Nevruz kutlamaları bahanesi ile zirve yapan bölücü faaliyetler ortada iken,
            Sayın Başbakan’ın sözlerine inanıp, hala alkış tutan, yaşanan rezaletleri görmek istemeyen saf vatandaşlarımıza ne demeli?
            Sayın Başbakan, BOP Eş Başkanı olmakla, yakasını Amerika Birleşik Devletleri’ne bir kere kaptırmış. Onların dediğini yapmaktan başka çaresi yok.
            Peki Sayın Başbakan istiyor diye, yaşananları görmezden gelip, Türkiye’nin bölünüp, parçalanmasına, göz mü yumacağız?...
            TÜRKLER 10 BİN YILDIR BU COĞRAFYADA VE TÜRKİYE İSMİNİ DE  BİZ VERMEDİK; İTALYANLAR KOYDU
            Çoğu kişi, Türklerin 1071 tarihinde Selçuklu Sultanı Alparslan’nın Muş’un Malazgirt ovasında, o zaman Bizans İmparatoru olan Romen Diojen’in 200 Bin kişilik ordusunu yenmesi neticesinde Anadolu topraklarına girdiğini sanır. Bu düşünce doğru değildir. Türkler çok daha önceden bu topraklara gelmişlerdi. Bu itibarla, Türklerin 10 Bin yıldır bu topraklarda olduğu anlaşılmaktadır. Bu konuya ileriki bölümlerde ayrıca değineceğiz.
            Türkler 1071 yılından itibaren büyük kitleler halinde Anadolu topraklarına girmeye başladılar ve böylece, Anadolu’nun Türkleşmesi de tamamlanmış oldu
            1071 yılından itibaren Anadolu topraklarına büyük kitleler halinde giren Türkler, Oğuz Türkleridir. Anadolu’ya daha önce giren Türkler, başka boylardır.
            Romen Diojen’in 200 Bin askerine karşın, Alparslan’’ın 50 Bin süvarisi vardı. Taktik icabı, Alparslan’ın önce geri çekilip, sonrasında yeniden hücuma geçtiğinde, Romen Diojen’in ordusunda yer alan ve daha önce bu topraklara gelmiş olan Kıpcak, Kuman, Peçenek…gibi Hıristiyan Türk askerlerinin son anda, Alparslan’ın tarafına geçmeleri neticesinde, savaşın kaderi değişmiş ve savaşı Alparslan kazanmıştır. 
            Türkiye isminin İtalyanca olduğu bilim adamlarınca kabul edilmektedir. Bilimsel kaynaklarda 12 inci yüzyıldan itibaren Venedikli ve Cenovalı tacirlerle, diplomatların Turchia ve Turcomania ismini kullandıkları anlaşılmaktadır.
            Turchia; Türkiye, Turcomania ise; Türklerin yoğun olarak yaşadığı topraklar; Türk yurdu anlamına gelmektedir. Buradan Türkiye ismiini İtalyanların koyduğunu söyleyebiliriz.
            Dolayısıyla 1071 den sonra. Anadolu yarımadasının Türkiye diye anıldığını kabul edebiliriz
            Yani Türkiye ismini biz koymadık; İtalyanlar koydu.
            Dolayısı ile Anadolu yarımadası ismini; Türklerden aldı.
            Profesör Doktor Abdülhaluk Çay ise Turchia isminin çok daha önceleri 6 ıncı yüzyıldan itibaren  Bizans kaynaklarında rastlandığını ifade eder.
            Bu tabir ile;9 uncu ve 10 uncu yüzyıllarda İdil / Volga nehrinden Orta Avrupa’ya kadar uzanan bölge kastedilmektedir.
            Bu kullanımda Kafkasya bölgesi için Hazar Kaanlığı,ya da Doğu Türkiye’si,
            Arpat Hanedanının kurduğu Macar Devleti için, Batı Türkiye’si kastedildiği anlaşılmaktadır.
            Ama İtalyanların kullandığı ve bu güne kadar gelen Türkiye ismi ile, Anadolu topraklarının kastedildiğini bu vesile ile tekrar hatırlatmış olalım. Şu hususu da belirtmemiz lazım:
            Batılılar Türkiye’den bahsederken, burada yaşayan Halktan, hiçbir zaman Türkiyeli diye bahsetmemişlerdir ve hep Türk kelimesini kullanmışlardır.
            Erzincan - Lardusu, Elazığ – Palu, Bingöl – Solhan, Muş merkez gibi yerleşim yerlerinin Hunlardan kaldığını ifade eldim,
            466 yılında Ağaçeri Türklerinin,558 yılında Sabir ve Hazar Türklerinin doğu Anadolu’ya yayılarak yerleştiklerini,
            Abbasiler döneminde 8 inci yüzyıldan itibaren, Bizans’sa önlem amacı ile, Misis, Adana, Maraş ve Malatya’dan başlayarak,Erzurum ve Mardin’e kadar uzanan bölgede sugur denilen hatta, Türk boylarının aileleri ile yerleştirildikleri anlaşılmaktadır.
            Sözü edilen bu Türk nüfusun Anadolu^ya yayılması, ya da yerleştirilmesi, Alparslan ile Oğuz boylarının yoğun olarak Anadolu’ya girmelerinden, 800 yıl önce olmuştur.
            Bu bilgiler, Türklerin Anadolu’ya girişleri ve yerleşmeleri ile ilgili olarak, yakın tarihimiz olarak değerlendirilebilir.
            Ancak, bilimsel yeni bilgiler ve bulguların ışığı altında, Türklerin milattan yüzlerce, hatta binlerce yıl öncesinde, Anadolu’ya gelip yerleştikleri anlaşılmaktadır.
            Sümerlerin, Gutilerin de Türk oldukları yönünde  kuvvetli bulgular, bilgiler mevcuttur.
            Ayrıca Ön Türkleri, Turukkuları, Türgişleri, Sakaları ve onların kolu olan Karduları da saymamız lazım.Ama bu makalenin amacı,Türklerin Anadolu’ya bilinenden çok daha önceleri gelip yerleştikleri ve Kürtlerin de, bir Türk boyu olduğunu ortaya koymak olduğundan, fazla detaylara girmeyecğiz.
            İller bazında etnik kökeni ortaya koymaya çalışırken, ayrıca Kürtlerin etnik kökenini incelerken, bazı Türk Boylarının adını da, bu vesile ile açıklamış olacağım
            Arzu edenler, Prof Dr. Sayın Ali Tayyar Önder Hocanın kitabını alıp, diğer referans bilgilere, ve diğer araştırmacıların yazılarına da ulaşabilirler.
            Bu vesile ile, burada Prof Dr. Sayın Ali Tayyar Önder Hocaya ve Diğer araştırmacılara, sevgilerimi, saygılarımı, şükranarımı sunmak isterim
            TÜRK İSMİ NE ANLAMA GELİYOR?
            Şimdi de Türk isminin ne anlama geldiği, kimler tarafından konulduğu hususunda bir şeyler söylemek istiyorum:
            Yabancılar Türklerle ilgili ilk bilgilere, Milattan Önce 1583 yılında Çin kaynaklarında  rastlandığını ifade etmektedirler Bu aslında normal bir husus. Zira Türkler, Çinlilerle komşu idiler. Kaç bin yıldan bu güne kadar gelmiş olan Çin seddini, Çinlilerin Türk akınlarından korunmak amacı ile yaptıkları biliniyor..Ama buna rağmen Çinliler Türk akınlarına yine de engel olamamışlar. Zira Türkler, bu surları da aşarak, Çin içlerine akınlarını devam ettirmişler. Çinliler çareyi, Türk Han ve Hakanlarına cariye göndermek suretiyle, ya da cariyeleri onlarla evlendirmek suretiyle, ya da Han ve Hakanları, araya fitne sokarak, birbirlerine düşürmek suretiyle, Türk birliğini içten yıkarak, amaçlarına ulaşmışlardır.
            Bu hususu, günümüzdeki vatandaşlarımızın ders alması umudu ile özellikle vurgulamak istiyorum Bu gibi hususlar, bizim Millet olarak, en zayıf yanımızdır.
            Bizim bu zayıf yanımızdan düşmanlarımız her dönemde, bir şekilde istifade etmişlerdir Bu günde bu zaafımızın sıkıntılarını çekiyoruz.
            Çin kaynaklarında Türk ismi; Tik, ya da Turk olarak geçmektedir.Türk kelimesi aynı zamanda bir asalet unsuru olarak görülmektedir.
            Türk kelimesi ile, asalet sıfatı, iş olsun diye de, özdeşleştirilmiş değil. Türkler, düşmanlarına bile, her zaman adaletli davranmasını bilmişler, en kuvvetli zamanlarında bile, düşmanlarına karşı adaletli ve insanca davranmasını bilmişlerdir. Her halde bu özelliğinden dolayı olmalıdır ki Çinliler;Türk ismini, asaletli olmakla eş değerde tutmuş olmalılar.
            Türk kelimesi, olgunluk zamanı, Kemale erme, ya da kuvvetli anlamlarına da gelmektedir.
            Soyumuza, atalarımıza Türk isminin konulmasının da; adaletli, soylu, kuvvetli, olgunluk gibi özelliklerinden esinlenerek, yine yabancılar tarafından konulduğu hususu ağır basmaktadır.
            Eski Uygur Türkçesi’nde Türk kelimesi; güç, kuvvet anlamını da taşımaktadır.
            Kaşgarlı Mahmut’un 11 inci yüzyılda yazdığı Divan-ü Lügat-it Türk’te Türk kelimesi; bir meyvenin olgunluğa eriştiği bir zaman dilimi olarak ta ifade edilmektedir.
            Örneğin Türk üzüm odi; üzümün olgunluk vakti, ya da bir üzümün yenebilecek olgunluğa erişmesi için geçen süre anlamındadır.
            Türk yiğit; gençlik çağının ortası demek. Örneğin yaş 35; ömrün yarısı benzetmesi gibi
            Türk kuyaş odi; günün ortası gibi.
            Batılıların güç, kuvet ve azmi ifade etmek amacı ile;Türk Gibi Kuvvetli Sözünü, bir Ata sözü haline getirmişlerdir.
            Ayrıca Batılı Annelerin çocuklarını korkutup, uyutmak maksadı ile, Türkler geliyor diye ifadeler kullandıkları da bilinmektedir. Ama aslında Türkler korkutucu insanlar da değil.
            Batılılar Türk ismini;güçlü, kuvvetli anlamında kullansalar bile, bazıları Türkleri barbar olarak nitelemektedirler. Ve Türklere karşı, bir kin ve bir düşmanlık duymaları da, onlara atalarından kalan bir mirastır.
            Batılıların her vesile, altımızı oymaya çalışmaları da, bu günkülere, atalarından kalan bir mirastır. Bu itibarla bu gün de, bizlere karşı kurulan tuzak karşısında uyanık olmak zorundayız.
            Bu itibarla Türk olmak ve bununla övünmek, bize Atalarımızdan kalan bir mirastır. Tanrının bize bahşettiği, layik gördüğü bu üstün vasıfları, kimsenin elimizden almaya, ya da, Türklüğü, küçümsemeye, ya da aşağılamaya hiç hakkı yoktur.
            İster Dindar Müslüman kılığında olsun, ister başka kılıklarda olsun, Türk kelimesini ağzına almayan, Türk kelimesini kullanmamaya özel bir önem gösteren kişiler, kim olursa olsun, ne gibi söylemlerde, ya da ne gibi vaadlerde bulunursa, bulunsun, onlardan uzak durmamız lazım.
            Vatanseverliğimizden rahatsız olan, Türk Milliyetçiliğini ayaklarımın altına alıyorum diyen, bu Ülkeye bu Millete geçmişte hizmet etmiş kahramanlarımıza düşmanca bir tavır takınan, onları Milletimizin kalbinden silmeye, onları unutturmaya çalışan yöneticilerden uzak durmamız lazım
            Bizleri bölmeye, parçalamaya , Türkiye’nin altını oymaya, birlik ve beraberliğimizi bozmaya çalışan Bu gibi Kişiler, ya da Devletler, kim olursa olsun, bütün iyilikleri, meziyetleri kendilerinin olsun;bu gibilerden, her zaman uzak durmasını bilmemiz lazım
KÜRTLER KİMDİR?
            Örneğin Diyarbakırlı çoğu kişi, kendisini Kürt sanır. Ya da bazıları, Doğu ve Güneydoğu’daki yerleşim yerlerinde yaşayanları hep Kürt sanır. Bu husus doğru değildir. Burada Kürt olduklarını sananların bir Türk kolu olduklarını, isimleri ile vermeye çalışacağım.
            Bu konudaki temel sorun da, Toplumumuzda okuma ve araştırma merakının, yeterince olmadığı gibi, tarihimizi de bilmiyor oluşumuz
            Bu gibi nedenlerden dolayı, boşluğu, yabancı devletler doldurmaya çalışıyor ve Halkımızı birbirine düşürmek istiyor
            Zira başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere Batılılar, Kürt vatandaşlarımızı kışkırtarak, ayrı bir Halk olduklarını vurgulayıp, onlarla aramızı bozmaya, onları bizden kopararak, ayrı bir devlet kurmaları yönünde örgütlemeye çalışıyor.
            Bu noktada Kürt dosyasını açmamızın zamanlama açısından çok yararlı olacağını, özellikle vurgulamak istiyorum
            Kürtlerin şimdi olduğu gibi, daha Orta Asya’da iken de hayvancılıkla uğraştıkları, hayvanlarını otlatmak için, yazın yaylalara çıktıkları, kışın aşağılara indikleri anlaşılmaktadır.
            Ama yine şimdi olduğu gibi, eskiden de, genelde dağlık bölgelerde yaşadıkları da anlaşılmaktadır
            Bu gibi özellikleri göz önünde bulundurularak, Kürtlerin dağlarda karda dolaşırken, ayakkabılarının kart- kurt ses çıkarmasından esinlenerek, bazı kimselerin Kürt isminin buradan  konduğunu iddia etse de, bu yaklaşım doğru değildir.
            Kürtlerin dağlarda yaşadıkları doğrudur . İsimlerinin kart-kurtla bir ilişkisi olmasa da, karla bir ilişkisi vardır
            Kürt, Türkçe bir isimdir ve sıkıştırılmış kar anlamındadır. Yeni yağmış bir kara bastığınız zaman,kar çöker, sıkışır, ve ayak izleri kalır.İşin aslının bu olduğu anlaşılmaktadır.
            (Anayurt Gazetesi 30- Mart 2013 Cumartesi,(1-2-3-4-5-6) Nisan 2013 Pazartesi, Salı-Çarşamba-Perşembe,Cuma,Cumartesi)
            ***
TÜRKİYE'NİN ETNİK KÖKENİ
(13-14-15-16)
                                     Mak. Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
            TARİHİ SÜREÇ İÇERİSİNDE KÜRT KELİMESİ VE ANLAMI         
            Sevgili Anayurt Okurları, geçtiğimiz hafta Kürtler Kimdir başlığı altında, Kürt dosyasına bir başlangıç yapmıştık.. Bu gün kaldığımız yerden devam etmek istiyorum
            Kürtlerin bir Türk boyu olduğunu ve Kürt kelimesinin sıkıştırılmış kar anlamına geldiğini tekrar hatırlatmış olalım
            Bu yazı dizisini yeni okumaya başlayanlar eğer daha önce yazdıklarımı ekrana getirip okurlarsa,bundan sonrasını daha iyi anlarlar ve bir  bütünlük te sağlanmış olur
            Çoğunuz biliyorsunuz ama, bu işin nasıl yapılacağını, kısaca hatırlatmak istiyorum
            Google'da Anayurt Gzetesi-Ahmet Yalvaç yazılır ve enter tuşuna basırlırsa, daha önceleri yazmış olduğum bütün makaleleri ekrana getirebilirsiniz. Tabii ki bilgisayarınızda internet bağlantısının olması lazım.
            Kürtlerle ilgili en eski yazılı belgeler Elegeş  yazıtlarıdır Bu belgelere Yenisey yazıtları da diyoruz.
            Yenisey, Orta Asya’da Baykal Gölü’nün batı tarafında bir nehir. Elegeş Yazıtları’ da, bu nehrin kolları arasında bulunan bölgede bulunmaktadır. Bu belgelerin toplamı 32 adettir.
            Elegeş Yazıtları, Kürt Hakanı Alp Urungu’nun ölümü üzerine yazılmış bir ağıttır aslında. Böyle bir şey aslında ölen Türk hakanlar için de yapılan bir husustur.
            Ben çocukluğumda  Kahraman Maraş’ta kurucusunun adını taşıyan Kadir Ağa çiflik köyünde, bir Kürt Ağasının ölümü sonrasında, kadınların yaptıkları ilginç bir ağıda şahsen şahit oldum
            Yenisey Yazıtlarında Kürt Hakanı Alp Urungu için şu sözler yazılı: Yazı ve yer isimleri hep Türkçe. Ama eski Göktürkçe ile yazılmış.
            Men Kürt İlhan( Elkan) Alp Urungu  Altunlıg keşiğim bantım belda Yaşım tokuz kırk. Kanım, Elima, sizima,  yıda  bukmedim. Elime, yıda  aldırıltım Bu sözlerin Türkçesi şöyle:
            Ben Kürt İlhan Alp Urungu( Kürt İlinin Hanı). Altınlı okluğum sardım belime. Yaşım 0tuz dokuz.. İlime (Ülkeme), sizlerime ne çare doymadım. Hanım, İlim (den) ne çare ayrıldım dır
            Burada sözü edilen Kürt İlhan Alp Urungu; Göktürklerin Çin esaretinden kurtuluşunu anlatan Kürsat Destanı’nda adı geçen 40 kahramandan birinin adıdır.
            Şimdi bu noktada, Kürtlerim yaşadığı, ya da, gittikleri coğrafya hakkında bir şeyler söylemek istiyorum
            Birinci husus Yenisey Yazıtları’nda Kürtlerin Baykal Gölü ile, Hazar Denizi’nin doğusunda kalan topraklarda yaşadıkları anlaşılıyor.
            Sonra Göktürk Devleti’nin dağılmasından sonra Kürtler, Hazar Türk Devleti’nin içinde yer alıyorlar. Hazar Türk Devleti’nin de yıkılmasından sonra Kürtlerin, Onogur Türkleri ile beraber, Anadolu’ya geldikleri anlaşılmaktadır.
            Yenisey Kürtleri Anadolu’ya gelirken, Hazar Denizi’nin güneyini takibetmişlerdir. İran’ın Kuzeyinde, Azerbaycan’da, Irak’ın Kuzeyi’nde, Ağrı, Van ve Kars gibi yörelerde yerleşmişlerdir. Ve bu yörelerde, diğer yerlere nazaran Kürt nüfus yoğunluğu daha fazladır. Bu yöreler, hem geçiş güzergahı üzerindedirler, hem de bu yöreler dağlıktır, onların yaşam tarzına ve hayvancılığa daha uygundur.
            Kürt isimli Yenisey Türklerinin torunları sonraları Türk Tobol Tatarları içinde Kurdak ismi ile anılmaya başlamışlardır.
            Şimdi de, Yenisey Kürtlerinin daha kuzeyden Avrupa’ya uzanan kolu için, bir şeyler söylemek istiyorum
            Elegeş Anıt Taşları bundan 1300 yıl önce yazılmıştır. Yani 7.inci yüzyılda. Bundan sonraki tarihte Kürt isminden 830 lu yıllardan itibaren başka yerlerde de bahsedilmeye başlandığın görüyoruz
            Karadeniz’e bağlı olan Azak Denizi’ne akan Don ve Dinyeper Nehirleri arasında kalan bölge ile, Karpat Dağları’nın eteklerinde, daha güneyde ise; Tuna Nehri boylarında yaşayan ve adına Kürt denen, bir Türk Boyu’ndan  bahsedilmektedir.
            Bizans İmparatoru Konstantin  Porfirogenatos, 950 yılında yazdığı İmparatorluk İdaresi kitabında; Macaristan Devleti’ni kuran 7 Türk Boyu’ndan birinin Kürt olduğunu söylemektedir.
            Bizans İmparatoru Kürt isminin; kar çığı anlamına geldiğini de, açık bir şekilde ifade etmektedir.
            Macarlar Hun Türkleridir. Avar-Cücen Türkleri de Macaristan’ı kuran Türk Boyları’ndandır. Daha sonraki yıllarda Avar- Cücen Türkleri’nin İstanbul’u Bizanslılardan almaya geldiklerini tarihten biliyoruz
            Macarlar 3. üncü ve 4 üncü yüzyıllarda Anadolu’ya 3 defa girip çıkmışlardır. Dolayısı ile, Macarların Anadolu’ya giriş ve çıkışlarında Kürtlerin bir kısmının bu topraklarda kaldığnı da söyleyebiliriz
            Diyeceğim şudur:
            Kürtler’ini,1071 Malazgirt Zaferi’nin kazanılmasından çok daha önceleri, Anadolu’ya giriş yaptıkları anlaşılmaktadır.
            Hazar Türk Devleti’nin dağılmasından sonra, bu Devletin içinde yer alan Yenisey Kürtleri’nin Hazar Denizi’nin güneyinden ve kuzeyinden, Batıya doğru göç ettiklerini, Avrupa’ya ve Anadolu’ya geldiklerini de yukarıda vurguladık
            Ama Yenisey Kürtleri’nden önce, başka Kürt ve Türk Boyları’nın da, çok daha eski tarihlerde, Anadolu’ya gelip yerleştikleri anlaşılmaktadır.
            Bu makalenin asıl amacı, Kürtlerin bir Türk Boyu olduğunu ortaya koymak olduğundan, bu özet bilgiler ile yetineceğiz. Ama İller bazında etnik yapıyı incelerken, bu eski Türk ve Kürt Boylarının bazılarının isimlerini de açıklayacağız
            Türklerin ve Kürtlerin bu coğrafya’ya gelip yerleşmeleri MÖ 15 Bin yılına kadar dayanmaktadır.
            Konumuz daha çok, Kürtlerin geçmişini ortaya koymak olduğundan, şimdi Anadolu’da Kürt ismi ile anılan, ama Halkı Türk olan bazı yerleşim yerlerinden bahsetmek istiyorum
            Örneğin Kürtköy(Silifke)( yeni adı Pelitpınarı),Kürtleravşarı,Süsükürtleri ve dört köy oluşturan Kürtü Oymağı( Kahramanmaraş), Küçükkürtler(Aydın), Kürtderesi(Çine-Aydın), Kürtköy(Uşak), Kürtler(Mut-Mersin), Kürtevci(Akdağmadeni), Kürtalp(Ankara) Kürtler Mahallesi(Tunges, Yusufeli, Artvin)(yeni adıYukarıyamaç)
            Kürt kelimesinin ne anlama geldiği konusunda en eski kaynaklardan biri de, 1073 yılında tamamlanan ve Kaşgarlı Mahmut’un yazdığı;Divanı Lügat İt Türk tür.
            Kürt kelimesi genelde sıkıştırlmış kar anlamına geliyor ama, daha başka anlamları da vardır.
            Kürt kelimesi, dallarından kamçı, yay, değnek yapılan kayın ağacı anlamına da gelmektedir. Şaman geleneğinde kayın ağacı kutsal bir ağaçtır.
            Kayın ağacı, eski Türkler arasında erkeklik timsali olarak ta görülmektedir. Ve kayın ağacının bir adı da, Kürt tür. Bu nokta da bir ilave yapmak istiyorum;
            Diyarbakır Büyük Şehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Kürtlerin; kendilerinin bir sembolü olduğu anlaşılan meşe ağacı için de, bir şeyler söylemişti
            Kastettiği, Türkiye’yi yönetenlerdi ve şu argo sözleri sarf etmişti: Meşe ağacının dalları birilerine mi battı?
            Ben burada kayın ağacı ile, meşe ağacı arasında bir bağ kurmak istiyorum da, onun için bu konuya girdim. Meşe ağacı da, kayın ağacı gibi, sağlam ve dayanıklı bir ağaçtır. Ayrıca meşe ağacının kökleri de çok sağlamdır.Sobalarda yakmak için aranan bir odun tipidir.
            Buradan kayın ağacından başka, meşe ağacının da, Kürt anlamında kullanıldığını var sayabiliriz.
            Divanıı Lügat İt Türk te Kürt kelimesi sert ses iması gibi kullanıldığı örneğı de vardır. At arpayı kürt kürt yedi gibi
            Ama Kürt kelimesinin genel anlamının; dağlık alanlarda, karlı yerlerde yaşayan dayanıklı bir insan tipi ve sıkıştırılmış kar anlamında kullanıldığını, burada, tekrar hatırlatmış olalım
            KÜRTLERE BU İSMİ KİM KOYDU?
            13 üncü yüzyıldan kalma ve Uygurca yazılış olan Oğuz Kaan Destanı’nda; Orta Asya’da Tanrı Dağları’nda yüksek kesimlerde karlı bölgelerde yaşayan Karluk / Karlık Türklerine bu adın Oğuz Kaan tarafından verildiği yazılı
            Yine Orta Asya’da yaşayan Kürdak Türklerine bu isim;soğuk bölgelerde yaşadıkları için, Sibibirya’ya adını veren Sibir / Sabir Türkleri tarafından verilmiştir.
            Kürdakların yaşadığı Tabarkay Dağları’nın güneyinde Kürte Kar diye adlandırılan bir Oba vardır. Buradan Kürt ile kar arasında bir ilişki olduğu görülmektedir.
            Ayrıca Türk Han ve Hakanlarına ait olan, Kürt ve kar ile ilişkili anlam taşıyan bir çok kışlak da vardır.
            Örneğin Timur’un( 1336-1405) Afganistan’da Herad Çayı’nın yakınında Kürt Neşin( Kurt Konağı ) bulunmaktadır.
            Oğuz Kaan Destanı’nda, Türk Olcay Han’ın kışlağının adı, Kürt Tag dır
            Bu örneklerde görüldüğü gibi, Afganistan, Türkmenistan, Horasan gibi bir çok yerde, Kürt adını taşıyan çok sayıda yerleşim yeri vardır.
            Kürt kelimesinin Arapçadaki çoğulu ekrad dır.Ayrıca 10 uncu yüzyıl ve sonrasında, Osmanlı Yönetimi ile, Arap tacirler, Kürt kelimesini konar-göçer ve dağlık alanlarda yaşayan Türkmen Boylar olarak adlandırmışlardır.
            Özetlememiz gerekirse; Kürtlerin bir Türk Boyu olduğu, örnekler ve tarihi belgelerle ortadadır
            (Anayurt Gazetesi 8-9-10-11 Nisan 2013 Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe)
            ***
TÜRKİYE'NİN ETNİK KÖKENİ
(20-21)
                                                      Mak.Yük. Müh. Ahmet YALVAÇ
            Sevgili Anayurt Okurları, önceki yazımızda  Macaristan,Slovakya ve Römanya'da Kürt isimli bazı yerleşim yerleri ile, ova ve akarsu isimlerinden örnekler vermiştik. Bu gün de kaldığımız yerden devamla, Anadolu'daki Kürt adı ile anılan yerleşim yerlerinden ilave örnekler vererek, Türk ile Kürt'ün aynı çoğrafyalarda birlikte yaşadıklarına örnekler vermek süretiyle,her iki halkın aynı soydan geldiklerine vurgu yapmaya çalışacağız.
            Bu arada İller bazında Türk ve Kürt Boyları'nın hakkında açıklamalarda bulunmaya çalışacağız. Bu vesile ile Türk ve Kürt vatandaşlarımızın çoğu, hangi boydan gelmiş olduğunu da öğrenmiş olacaktır
            Prag Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof Dr Yusuf Blavkoviç Çekoslovakya’da 10 köyün isminin Kert-Kürt olduğunu açıklamıştır. Ve buralarda yaşayan halk, Macaristan’ı kuran Türk Boylarındandır demiştir.
            Prof Dr Yusuf Blavkoviç, Kert-Kürt kelimelerinin kar çığı anlamına geldiğini ifade etmektedir Bu gibi beyanlara, Yenisey Kürtleri ve Orta Asya’daki bir çok yerleşim yeri ve Hakan kışlaklarının adının Kürt, ya da Kürt ile başlayan isimler olduğunu önceki makalelerde de, belirtmiştim
            Ordinarius Prof Dr Z.V. Togan’da yaptığı araştırmalarda, Orta Asya’da Kürt ismi ile anılan Halkın, Türklerin bir boyu, ya da oymağı olduğu gerçeğini tekrarlamaktadır.
            Sayın Togan bir zamanlar Afganistan’ın Kuzey’inde, Karluk Türk Devleti’nin bulunduğunu ve bu gün de Karlukluların yaşadığı bu alan içerisinde;Doğu  Buhara’da  Kend-i Kürt ( Kürt kenti, Kürt köyü) bulunmaktadır. Ve burada yaşayan halk, Karluk Türkleri dir.
            Karluklular 1917 yılında Çarlık Rusyası’nın yıkılmasından sonra, Türkistan milli hareketinin başlatılmasında önemli bir rol oynamışlardır.
            Sayın Togan, Karlukluların Kend-i Kürt köyünde toplanan milli kongreye bizzat katılmıştır
            Karluklular konusuna önceki yazılarımızda da değinmiştik
            Kürtlerin tarihte Kardu,Korduk, Kurtuk, Gortuk, Kurtu, Kirti, Kürdak diye de adlandırıldıklarını burada tekrar hatırlatmış olalım
            Türkiye’de bu adlar ile anılan çok sayıda yerleşim yeri mevcuttur. Bir kaçını hatırlatmak için tekrar yazmak istiyorum
            Örneğin Kardı adlı köyler:
            Yeni adı Ağaçkonak- Adıyaman. Afyon-Sandıklı’da  Mardin-Savur’da Kardı Köyleri,       Kardu adlı köyler:
            Diyarbakır- Çermik’ te Kardu, Trabzon-Akçaabat’ta Gardı Mera köyleri
            Diyarbakır-Kulp’ta , Erzurum-İspir’de, Sivas-Suşehri’nde Karduk adlı köyler. Bu köyler, Hortık diye de adlandırılmaktadır.
            Diyarbakır-Merkezde,,Malatya-Pötürge’de ,Siirt-Beşiri’de Kurtuk adlı köyler
            Urfa- Yaylak’ta Kurtuk Ülya ve Kurtuk Sülfa köyleri
            Trabzon- Maçka’da Hortık Obi Bala ve Hortuk Obi Vasat köyleri
            Bu gün bu gibi yerleşim yerlerinin en azından bazılarının adları değişmiş olabilir.
            Türkiye genelinde adları değiştirilen bu gibi bazı yerleşim yerlerinin eski ve yeni adlarına, , yazının ileri bölümlerinde ayrıca değinmek istediğimi, burada belirtmek istiyorum.
            Adlları değiştirilen bu gibi yerleşim yeri isimlerinin özbeöz Türkçe kelimeler olduğunu, ve bu gibi gereksiz isim değişikliklerinin, tarihimizle aramızdaki bağı kopardığını, eski bilgilere ulaşmamızı zorlaştırdığını, bu vesile ile de hatırlatmış olalım.
            ANADOLU’DA SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE TÜRK-KÜRT KAYNAŞMASI
            Buraya kadar, Kürtlerin bir Türk boyu olduğunu ve Anadolu’da, Macaristan’da Orta Asya’da, İran^’da…Türk’ün var olduğu coğrafyalarda, hep birlikte, yaşadıklarını ortaya koymaya çalıştık
            Türk’ün yaşadığı coğrafyada, Kürt’ün de olduğunu, Türk’ün yaşamadığı bir coğrafyada, Kürt’ünde olmadığını, özellikle vurgulamaya çalıştık
            Bu yeni başlık altında, Türk-Kürt kaynaşması ile, daha da nasıl ayrılmaz bir bütün olduğumuzu ortaya koymaya çalışacağım
            1071 tarihinde Selçuklu Sultanı Alp Aslan’ın ordusunun Muş’un Malazgirt ovasında, Bizans İmparatoru Romen Diojen’in ordusunu yenmesi ile, Türklerin büyük kitleler halinde Anadolu’ya gelip yerleştiklerini ve bu tarihten sonra Anadolu’nun adının Turchia, olarak kaldığını ve bu topraklara Turchomania ( Türk toprakları, Türklerin yoğun olarak yaşadıkları yer ) dendiğini ve bu ismin İtalyanlar tarafından konulduğunu da, daha önceki yazılarımda belirtmiştim
            Anadolu’da 1071 den önceleri de Türk Boyları’nın yaşadığını,Türklerin bu topraklara gelişinin, Milattan Önce 10 Bin-15 Bin Yıl öncesine kadar dayandığını, bu vesile ile, tekrar hatırlatmış olalım
            1071 tarihi itibarı ile Anadolu’ya gelen Türkler, genelde Oğuz Türkleri dir. Oğuz Türkleri, önce Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerini yurt tutmuşlardır.Bu itibarla bu gün, bu bölgelerde yaşayan Kürt vatandaşlarımızın soyunda, evlilik yolu ile birleşmelerde de, Oğuzluk vardır.
            Oğuzların bu bölgelerde kurdukları Beylikler şunlardır:
            1 – Erzurum- Bayburt, Tercan, İspir ve Oltu gibi yörelerinde;SALTUKLAR
         (1072 – 1202)
            2 – Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar’da; MENGÜCEKLER(1080-1228)
            3 – Bitlis ve Erzen’de; DİLMAÇOĞULLARI(1084-1393)
            4 – Van, Malazgirt, Ahlat, Erciş,Adilcevaz, Eleşkirt, Tatvan, Silvan ve Muş’ta; SÖKMENLİLER(Ahlat Şahlar(1110-1207)
            5 – Diyarbakır’da; YINALOĞULLARI(1098-1183)
            6 – Harput, Palu, Çemişkezek, Arabgir’de; ÇUBUKOĞULLARI(1085-1113)
        7 – Doğu ve Güney Doğu Anadolu Harput, Palu, Siirt, Diyarbakır, Harran, Halep,Silvan,Malatya,Mardin,Hami’de;ARTUKLAR(12-15 inci yüzyıl)
        8 – Bayburt, Kayseri, Sivas,Maraş, Elbistan, Ankara, Çankırı,Çorum, Amasya,Tokat, Ünye ve Bafra’da;DANİŞMENDOĞULLARI(1097-1178)
        9 – Diyarbakır Harput, Tunceli’de ;İNALOĞULLARI(1095-1195)
       10 – Kastamonu ve çevresinde; ÇOBANOĞULLARI
       11 – İzmir ve çevresinde; ÇAKABEY
       Bu beyliklere ilaveten Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinde; KARAKOYUNLU VE AKKOYUNLU gibi Deyletler de hüküm sürmüştür(1365-1496)
        Burada yerleşik 9 Beylik ve 2 Devletin Türkmen halkı, bu gün buralarda yaşayan ve Kürt diye adlandırılan halkın ataları arasındadır.
        Sonuçta şunu söyleyebiliriz: SAKALAR ile başlayıp, AKKOYUNLULAR’a kadar geçen 2200 yıl boyunca Türkler, Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da var olmuşlardır.Bu itibarla bazılarının buraları, Kürt Bölgesi olarak tanımlamaları yanlış, ya da maksatlıdır
        KÜRT KÜLTÜRÜMDE TÜRK ÖĞELER
        Kürtlerle Türklerin gelenek ve görenekleri arasında büyük benzerlikler vardır.Bu husus, Türklerle Kürtlerin aynı soydan geldiklerinin başka bir kanıtıdır.Bu benzerliklerden bazıları şunlardır:
            24 lü idari toplu düzen, 12 hayvanlı eski Türk takvimi,Al karısı,Atalar,Yersu,Ateş, Kültü,destan nitelikleri, atasözleri,bilmece,tekerlemeler,cirit,sinsin,aşık oyunları, halk müziği dize yapısı,Nevruz, özbeöz Türkmen renkleri olan sarı,kırmızı ve yeşile tutkunluk, bunlar hep, ortak noktalardır.
            DOĞU KARADENİZ BÖLGESİ’NDE TÜRKMENLER TARAFINDAN KURULMUŞ YERLEŞİM YERLERİ
            Artvin İli:
            Kobak; Yusufeli’nde köy.Kumanca’da  Kobak, bir şahıs ismi
            Bec-Avul;Köy( Merkez). Bu isim, Başkurt, Tabin kabilesinde bir oymak adı.
            Makaret; Mahalle yöre adı. Yusufeli’ndeki Hers ve Uskum köyleri,Başkurt Yumati oymağındandır.. Anlamı;kısa,bodur olan genç adam demektir.
            Bakad; Şavşat’ta bir yaylanın adı. Mikelet köyü;Ongurlarda bir şehir adı
            Hamrut / Kamrurt; Yusufeli’nde bir köy.Zevikal Köyü’nde bir mezra adı.Başkurt-Nogay Yolu kabilesinde, Tabın’a bağlı oymak.
            Hıva / Hive;Ardanıç’ta bir köy.Bu kelime,bir Türk Boyu ismidir.Bu isimde Orta Asya’da bir şehir vardır. Ve bu isim, aynı zamanda, bir Hanlık adıdır.
            Suvet; Merkeze bağlı bir köyün adı Bu isimde Hazar Türklerinde bir köy vardır..Divan-ı Lügat it Türk’te bu kelime;hayvanı sulamak için yalak anlamındadır.
            Oker;Yusufeli’nde bir köy.Bu kelime, bir Türkmen insanının ve bir aşiretin ad
            Okar at;alnında beyazı olan at demektir.
            Daba;Şavşat’ta bir köyün adı.Bu, Kırgızlarda bir oymağın adı.
            İtik;Yusufeli’nde bir Mezranın adı.
            Etkinis Bucağı; Koman kökenli bir isimdir. Ve köpek anlamına da gelir.
            Haravul / Kara-avul; Ardanıç’ta bir köy ismi.Bu isim, Ensari Türkmenlerinin bir boyudur.
            Oğdar;Yusufeli’nde bir köy.Oğdar, ya da Oktar,Türkçe bir erkek adıdır.Ve Hun Beylerinden Rıza’nın kardeşidir.

            (Anayurt Gazetesi 22-23 Nisan 2013 Pazartesi-Salı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder